3 yıl önce tanışmıştık onunla. O zamanlar Leninizm’i yoğun bir şekilde okuyan, materyalizm üzerine sürekli tartışan bir yeni yetmeydim tabii. Sovyetler’in Stalin sonrası dönemine dair aklımda çeşit çeşit soruyla gitmiştim yanına. Sohbetimizi bitirdikten sonra kafamın soruların çoğuna bulduğum cevapların sevinciyle gitmiştim eve. “Vay be, demek ki Stalin sonrası Sovyetler Birliği’ni -hatalarına ve eksiklerine eleştirel baksa da- sahiplenenler de varmış.”
Onu tanıdığımda, kendisini her konuda geliştirmiş ve aynı zamanda etrafındaki kişileri de geliştiren bir insan izlenimi vermişti bana. Mütevazı bir kişiliğe sahipti. Yaşı çok genç olmasına rağmen, herhangi bir konuda soru sordun mu, cevapsız kalmazdı.